Zinedine Zidane Kaç Ballon d'Or Kazandı? Futbol Tarihinin Efsanesine Yakından Bakış

Futbol dünyasında Zinedine Zidane adını duymayan birini bulmak neredeyse imkansız. Sanırım dünyanın bir ucundaki balıkçının bile zihin köşesinde Zidane’ın saçsız kafasının bir görüntüsü vardır. O sessiz, efendi adam yumruğunu kaldırarak kupa kaldırırken ne fazla bağırır, ne de düğmesine kadar düğmelenmiş boğazlı kazaklardan vazgeçer. Kendine has zekası, ipeksi ayakları ve dev maçların adamı oluşuyla çoğu zaman hayranlık uyandırır. Ama işte işin ilginci, Ballon d’Or ödülünü kaç kez kazandığını merak eden sayısı hiç de az değil. Hatta birçoğu, "Zidane birkaç defa Ballon d'Or almıştır, değil mi?" diye düşünür. Yıllardır Reddit forumlarından okul sohbetlerine kadar bu sorunun peşine düşülür. Şimdi hadi o büyük sorunun gerçek cevabının peşine birlikte düşelim.
Zidane ve Ballon d'Or: Tarihin İçinde Kaybolan Bir Soru
Zinedine Zidane'ın süper yıldız olduğu yıllar, Ballon d'Or’un yıldızların ilişkili olduğu o büyülü çağlara denk geliyor. Her sene Avrupa futbolunun en iyisi seçiliyor, altın top bir yıl Ronaldo'nun, bir yıl Rivaldo’nun elinde geziyordu. Peki ya Zidane? Zinedine Zidane, Ballon d'Or’u sadece 1998 yılında kazandı. Bu pek çok kişiye şaşırtıcı geliyor, çünkü onun büyüklüğü, futbol zekası, Dünya Kupası şampiyonluğu ve unutulmaz maçları düşünüldüğünde birden fazla Ballon d'Or’u hak etmiş gibi duruyor. 1998’de Fransa'nın ev sahipliği yaptığı Dünya Kupası’nı kazandıran, finalde Brezilya’ya iki golü kafayla atan Zidane, bu efsane yılı Altın Top ile taçlandırdı. zidane ballon d'or tartışmasını başlatan da işte tam bu 1998 yılı oldu.
Peki neden sadece bir kez? Her futbolseverin kafasını kurcalayan en büyük sorulardan biri bu. Zidane’ın aktif olduğu yıllarda rekabet gerçekten deyim yerindeyse çok vahşiydi. Rivaldo, Luis Figo, Ronaldo, Shevchenko gibi yıldızların gölgesinde coşmak, onlarla başa baş yarışmak inanın öyle kolay bir iş değildi. Zidane, 2000'de Avrupa Şampiyonu olsa da bu sefer Ballon d'Or, Real Madrid'li Figo’nun eline geçti. 2002 Dünya Kupası’nda sakatlıktan dolayı tam performans gösteremedi. 2003’te, kariyerinin sonuna yaklaşırken ise ödül Nedved'in oldu.
Bir başka önemli nokta: Ballon d’Or, uzun yıllar boyunca (1995’e kadar) sadece Avrupa kökenli oyunculara veriliyordu. Zidane ise kariyerinin zirvesinde bu kuralın değiştiği döneme denk geldi. Ayrıca, Zidane futboluyla sahada büyük etkiler yaratsa da, arka planda kalan, çok fazla kişisel istatistik peşinde koşmayan bir yıldızdı. Onun oyunu takım oyununu, kolektif zekayı ve doğru anda doğru hamleyi temsil ediyordu. Öyle ki, Juventuslu yıllarında onun futbolunu izleyenler, "Büyüleyen hareketler kolayca istatistiğe dökülmüyordu," diye hatırlar. Perspektif açısından bir örnek vermek gerekirse; Zidane’ın Juventus formasıyla çıktığı 151 lig maçında yalnızca 24 golü var. Ama bu istatistik hiçbir zaman onun efsane unvanına gölge düşürmemiştir.
Zidane’ın 1998 Ballon d'Or’unu nasıl kazandığına gelince… O yıl tam anlamıyla Fransa’nın yılıydı. 200 oylamanın 244’ünü Zidane topladı. En yakın rakibi Davor Suker ise 68 oyda kaldı. Bu açık ara fark, onun o seneki domine edici performansını gözler önüne seriyor. İşte Ballon d'Or tarihindeki ilk, tek ve en güçlü Zidane şampiyonluğu…
Yıl | Ballon d'Or Kazananı | Zidane'ın Durumu |
---|---|---|
1997 | Ronaldo (Brezilya) | 6. Sırada |
1998 | Zinedine Zidane | 1. Sırada (Kazandı) |
2000 | Luis Figo | 2. Sırada |
2003 | Pavel Nedved | 5. Sırada |
Birçok insan için Zidane’ın kariyerinde bol ödül olması gerektiği düşüncesi doğal. Ama o, futbolun ödül tablosuna değil, hafızalara oynadı ve iz bırakmayı başardı.

Zidane’ın Kariyerine Damga Vuranlar ve Ballon d’Or’un Ötesi
Zidane, Fransa ve Juventus yıllarında futbol dünyasının nabzını belirleyen adamdı. Ama büyüsünü anlatabilmek için ödüllerden daha fazlasına ihtiyacımız var. Mesela, 1998 Dünya Kupası finalinde Brezilya ağlarına attığı iki kafa golü, stadyumun unutulmaz uğultusu, çeyrek finale kadar gol atamayan Fransa’yı bir anda şampiyon yaptı. Bir Fransız gazetesi ertesi gün şöyle yazmıştı:
“Bu gece, Fransa sadece Dünya Kupası’nı değil; kalplerimizin kahramanı Zidane’ı kazandı.” - L’Equipe
Onun Juventus yılları da öyle sıradan değildi. 1996’da Bordeaux’dan Torino’ya transfer olduğunda Juventus’un orta sahasında gerçek bir oyun aklı oluşmaya başladı. Siyah – beyazlıların Scudetto zaferleri, Şampiyonlar Ligi finali ve Serie A’nın en mücadeleci oyuncuları arasında öne çıkması tamamen onun ayaklarından çıktı. İnanmazsanız, 1997 ve 1998’de İtalya'da yılın futbolcusu seçildiğine bakın. Real Madrid’e transfer olduktan sonra da sihrine sihir kattı. "Galacticos" döneminin önemli bir parçası oldu. 'La Novena', yani Real Madrid’in 9. Şampiyonlar Ligi kupası, 2002 yılındaki o unutulmaz vole golüyle geldi. Bayer Leverkusen’e karşı o attığı nefis voleyi izlemeyen var mı? Hangi Real Madrid taraftarı telefonu eline alıp yılda en az bir defa o golün tekrarını açmaz ki?
Başarıların sadece şampiyonluk ve ödül olmadığını gösteren en güzel örnek, Zidane’ın futbolunda gizli. Oyun kurarken baskın zekası, kendine özgü çalım stili (Roulette veya Marseille Turn dediğimiz hareketiyle) ve sahadaki liderliği onu Ballon d’Or dışında da bir efsaneye dönüştürdü. Özellikle 2004’te Pele tarafından FIFA 100 listesine girmesi, 3 kez FIFA Dünyada Yılın Futbolcusu seçilmesi de bunun başka bir kanıtı. Ne acayip ki Ballon d’Or ödülü tek seferlik oldu ama, FIFA Dünya’da Yılın Futbolcusu unvanını üç defa cebine koydu: 1998, 2000, 2003. Yani Ballon d’Or ona burun kıvırsa da, dünya futbolunun aklı onu seçti.
Zidane’ın kariyerinde en vurucu ve genellikle zihinlerde yer eden olaylardan biri 2006 Dünya Kupası finali. Malum, ünlü kafa darbesi… Materazzi ile yaşadığı an, onun sahadaki hırsını ve duygusallığını gözler önüne serdi. O an Ballon d’Or mezrası için unutulmaz bir anıydı. Çünkü Zidane, turnuvada gösterdiği performansla FIFA Dünya Kupası'nın en iyi oyuncusu seçildi. Yani ödüller onun için sadece istatistikten ibaret değil, anıtsal hikayelerle dolu. Şöyle bir tabloyla Ballon d’Or dahil olmak üzere aldığı önemli bireysel ödüllere yakından bakalım:
Ödül | Yıl |
---|---|
Ballon d'Or | 1998 |
FIFA Dünya’da Yılın Futbolcusu | 1998, 2000, 2003 |
UEFA Yılın Kulüp Futbolcusu | 2002 |
UEFA Avrupanın En İyi Futbolcusu | 2002 |
Serie A Yılın Futbolcusu | 2001 |
Zidane’ın Ballon d’Or öyküsü kısa ama etkisi uzun soluklu. Futbol dünyasını peşinden sürükleyen o büyüye Ballon d’Or yetmedi belki; ama tribünler, ekran başındaki milyonlar ve futbol tarihçileri onu “sadece bir Ballon d’Or ödülü kazandı” diye asla sınırlandıramadı.

Zidane’ın Mirası: Ballon d'Or Dışında Olan Efsane
Zidane'dan bahsederken sadece ödülleriyle yetinmek futbolun ruhuna aykırı olurdu. Onun mirası, bir kupadan, bir altın top heykelciğinden çok daha geniş. Sahadaki karizması, takım üzerindeki etkisi ve yaşattığı unutulmaz anlar, Ballon d'Or sayısıyla ölçülemeyecek kadar büyük. Onun döneminde Ballon d'Or almak, Cristiano Ronaldo ya da Messi dönemindeki kadar "seri üretime" dönüşmemişti. Zidane’ın adı sadece Avrupa’da değil, Brezilya’dan Japonya’ya, Senegal’den Çanakkale’ye kadar futbol aşıklarının gönlünde taht kurdu. Buradaki asıl mesele, Zidane’ın bir jenerasyonun futbol algısını kökünden değiştirmesi.
Bunu bazen rakiplerinden daha çok eski futbolcular ve teknik adamlar anlatır. Birçok efsane, Zidane için şu benzetmeyi yapar: Sahada bir orkestra şefi... Kemanlar çalınca göz göze gelen, trompet sıkışınca ona moral veren... Takım arkadaşları ona "Zizou" diyordu, futbolseverlerse kısaca "maestro." Juve’de Del Piero’nun, Real’de Raul’un, Fransa’da Henry’nin en çok pas almak istediği adamdı. Zidane, "Bir maç sırasında aynı anda herkesi sanki iplerle yönetiyormuşum gibi hissederdim" demişti. Takım arkadaşları ise "Onun oynadığı gün top başka bir gezegenden gelmiş gibi sekiyor," diyordu. Klişe gibi ama, Zidane balerin zarafeti, boksör cesaretiyle o topu dans ettirenlerin başında geldi. Ve bu, Ballon d'Or sayısıyla ifade edilebilecek bir şey değil.
Pek çok futbol otoritesi, Zidane’ın kariyerinin asla kırılmadığını, onun son anına kadar efsane gömleğini sırtından çıkarmadığını söylüyor. Hatta Real Madrid’de oynadığı dönemde bile, "Oyun okuma ve takım yönetme kabiliyetiyle bugünkü teknik direktörlüğünün temellerini atıyordu" diyenler var. Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktör olarak da Real Madrid’e üç Şampiyonlar Ligi kazandırması, onun futbol dehasının bir başka kanıtı. 2016-2018 arasında tam 3 kez Şampiyonlar Ligi kupasını teknik adam olarak kazanabilen henüz başka biri çıkmadı. Futbol severler için "Ballon d'Or sadece bir ödül; ama Zidane’ın bıraktığı iz bir mirastır," sözü rastgele söylenmiş bir cümle değil.
- Maç başına 90 dakikada gösterdiği ortalama 82 başarılı pas ile oyun zekasını rakamlara dökmek mümkün.
- Bakırköy’den, Marsilya’daki mahalle çocuklarına kadar tüm dünyada Zidane’ın stili hala taklit ediliyor.
- Zidane YouTube’da izlenme rekorları kıran hareketlerin sahibi; ‘roulette’ çalımı onun adıyla anılıyor.
- UNESCO İyi Niyet Elçisi olması, onun saha dışında da etkili bir figür olduğunu gösteriyor.
- Fanatiklerine göre, Zidane’ın futbolu bir sanata dönüştürmesi zaten Ballon d'Or’u aşan bir takdir.
Bazı futbol anıları hafızadan silinmez. Zidane'ın Ballon d'Or'unu Paris’te elleriyle tutması, hiç unutmayanlar için sadece bir kare değil. Çünkü sahadaki sakinliğiyle, kenardaki öfkesiyle, bir topuk pası veya ters kanada gönderdiği 40 metrelik isabetli topla hep hikaye yazdı. Bugün Ballon d’Or’u birden fazla olsaydı, onun ismi başka bir yıldız gibi parlayacak mıydı bilinmez; ama birden fazla hikaye, birden fazla kalpte o zaten yıldızlaşıyor…